Posted on: Mart 11, 2022 Posted by: admin Comments: 0

Bugün geçiyorum işte. Geçemediğim köprülerimden, boğulma korkusunu aşamadığım sularımdan, alçak ayaklarımdan ve daha nicesi beraberinde geçiyorum. Her şeye rağmen alıyorum karşıma, kendimi. Uzun zamandır bekliyormuşum meğer bu anı. Soracak çok şey biriktirmişim. Sustuklarım içimde çoğalmış, çoğaldıkça içimde yaprak yaprak sararmış, ben de diyorum benim bu solgun halim ne böyle. Öyle ki içimde yeşertmişim, büyütmüşüm sonra da dışıma kaçırmışım. Farkında değildim. Olmazdım da yüksek ihtimal, o aynanın karşısına geçip sormasaydım kendime. Cevabımı düşünmezdim ben de. Kimdim ben? Biliyor olsam soracak değildim, böyle biriyim demek ki. Kendi sorup kendi yanıtlayamayacak biri olabilir. Yazının devamında görebiliriz, bir ihtimal. Bir de ihtimallerim vardı, unutmuşum. Kesinlik üzerine konuşmayı sevmem pek, oldum olası korkutmuştur beni. Neyse aynaya dönelim iyisi. Gözleri bağlı bir insan görüyorum. Çocuk mu yetişkin mi anlayamıyorum. Körebe niyetiyle takmış olacağım ki gülüyorum. Yaşamak şakaya gelmez demişti halbuki şair. Şakayı ona getirmişim saysın bari. İyi bir mizah anlayışı olmalı. Bu kadar içli dışlı olmak her yiğidin harcı olmasa gerek. Gerek, her yazımda kullanıyorum bu kelimeyi. Ne çok gerek var değil mi? Kendimi eksik hissettiğim için mi kullanıyorum sorusunu sormam gerekti kendime. Belki de. Demiştim kesinlik sevmem ben. Aynaya dönelim. Evet ne diyorduk, körebedeyiz. İşin şen ve şakrağındayız, burdan bunu anlıyoruz. Gözlerimden bant çıkıveriyor sonrasında. Dikiliyor aynaya, ürperdim. Kendi kendini de korkutabilirmiş insanoğlu. Korku ne güç bir duygu. Üstüne gitmek lazım. Kendimden duymak istemediğim şeyleri söylüyor gözler. Bant çıkınca anladım bunu. Ne korkunç. Hep böyleydi bunlar. Bir kere de ters yapmasalar bana kör olasıcalar. Gördükleri yetmiyor olsa gerek. Gerek, gerek, gerek. Bu hissiyat hoşuma gitti. İlk itiraflar. Gerekten geliyor. Gerekliliği itiraf etmiş bulunduk ama ne? Neydi gerek? Bir ses? Hayır. Bir görüntü? Hayır. Bir göz? Hayır. Kulak? Hayır. Ele ne dersin? Dokunmayın. Biri değil. Evet, evet değil. Az kaldı bulacağım. Neyi? Beni. Ne? Ben. Nasıl? Gerçek diyorum gerçek. Aynadaki beni. Etten kemikten olan kendimi. Sesten ışıktan öte olan kendimi. Ruhtan aşktan fazlası. Kendimi işte. Kendini bulan insanlar. O insanlar. Yani? Kaçmaz kavgadan. Geçmez bire bir karşına. Çözmez o bandı. Anlamaya uğraşmaz. Benim gibi aramaz, toplamaz kendini aynalardan. Benim gibi, ben… Ne ahmakça bir davranış benimkisi. Toy bir uğraş getirisi. Götürüsü de cabası. Bir ahmak ancak bunları sorabilir kendine. Ahmak, buldum, evet.

Efsun Yaren Demir
Efsun Yaren Demir

Merhabalar, Efsun Yaren Demir ben. 10 Temmuz 2003 Ankara doğumluyum. Evet, doğma büyüme tam bir Ankaralı 🙂 Ayrancı Anadolu Lisesi mezunuyum ve şimdi de Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. Sınıf öğrencisiyim. Velhasılkelam kendimi bildim bileli şiir yazıyorum. Kendimi yazdığım şiirlerle biliyorum da diyebilirim. Ruh halim iyi olmadığında beni rahatlatan, musmutlu zamanlarımda sevincimi çoğaltan öyle ki beni ben yapan unsurlardan doğan tüm yazılarım: şiirlerim. Sizler de umarım hissederek okursunuz, sağlıcakla kalın.

Leave a Comment