Posted on: Şubat 17, 2021 Posted by: admin Comments: 0

Genel Hatlarıyla Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesinde ele alınan Cumhurbaşkanına Hakaret suçunun maddi unsurları incelendiğinde madde metninde bu suçun nasıl işleneceği ele alınmamış olmakla birlikte suçun kanuni tanımına ulaşmak için Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesine bakılması gerekmektedir.

Şerefe karşı işlenen suçlar başlığı altında bulunan TCK 125’in madde metni;

-(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanırdır.

Pekâlâ, Hakaret Suçunun 125. Madde de düzenlenmiş olduğunu gördükten sonra 299. Madde de ayrı bir düzenlemeye yer verilmesinin mantalitesi ne olabilir?

Fikrimizce, “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunun ayrı bir düzenlemeyle birlikte hukuk düzeninde yer almasının sebebi, yürütme kanadının başı olan Cumhurbaşkanının kişilik özelliklerinden ziyade bulunduğu statüye yönelik duyulması gereken saygı ve önemin yargı yoluyla kurulmaya çalışılmasından ibarettir. Yine belirtmeliyiz ki, konuyla alakalı (TCK 299’a bağlı) mahkûmiyet kararı verilmek istendiği zaman, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlemiş bir ferdin TCK 299’u ihlal ederken CB’nin kişisel özelliklerine dayanarak mı bu suçu işlediği yoksa devleti temsil ettiği makamına yönelik fiilleriyle mi ilgili kanun maddesini ihlal ettiğinin tespiti önem arz etmelidir.

Kanaatimizce kişisel özelliklere dayalı olarak somut bir fiille veya olgu isnat ederek Cumhurbaşkanına hakaret eden kimse TCK 299’dan değil TCK 125’ten yargılanmalıdır. Çünkü Cumhurbaşkanına hakaret suçuyla korunan hukuki değer devletin saygınlığıdır. Kişisel özelliklere dayalı olarak yapılan ağır eleştiri olarak kabul edilemeyecek nitelikte olan olgular devlet makamına yöneltilmemekle birlikte bu hususta 299’a dayalı olarak kurulan mahkûmiyet kararları usule ve yasaya aykırı olmaktadır. Siyasal iktidari yapıyı bozan, devlet fonksiyonlarını aşağılayıcı, gurur kırıcı ibarelerin pek tabi yargılamaya konu olması gerekmektedir. Ama fikrimizce, TCK 125 ve 299 arasındaki ince çizgiyi görmezden gelmek yargılamanın salahiyeti ve hukukun adaleti sağlayıcı fonksiyonunu devre dışı bırakmak anlamına gelecektir. Hukukun Evrensel İlke ve Esaslarından olan Dürüst/Adil Yargılanma ve Savunma Hakkı[1] ve Eşitlik ilkesi prensibince yargılamalar yürütülmelidir.

TCK 299: Cumhurbaşkanına hakaret

(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

Belirtmek gerekir ki, TCK 299’un Anayasa’nın 10. Maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle ve Avrupa Konseyi uzman hukukçu kurulu Venedik Komisyonu “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin “demokratik bir dünyada yeri olmadığı” gerekçesiyle yürürlükten kaldırılması istenmiştir[2].

T.C. Anayasası md. 10’u ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa mahkemesine yerel mahkemelerce taşınan konu mahkeme tarafından daha önce reddedilmiş olmakla birlikte gerekçe olarak ‘kanun önünde eşitliğin herkesin her yönden aynı kurallara tabi tutulacağı anlamına gelmediğini, Cumhurbaşkanına yapılan hakaretin sadece kişisel bir hak ihlali değil, Cumhurbaşkanının temsil ettiği değer ve fonksiyonlar yönünden de ihlal sayılacağı, dolayısıyla bu suçun aynı zamanda devlete karşı işlenmiş sayılacağı ve bu nedenle de bu suçun özel bir düzenleme ve daha ağır bir ceza ile yasallaştırılmasının hukuka uygun olduğunu ifade etmiştir[3]

Kanaatimizce, temsil edilen değer ve fonksiyonlar uyarınca genel hakaret suçuna oranla daha ağır bir müeyyide içermesi gerektiği doğru olmakla birlikte, hukuka aykırı kurulan hüküm kişisel hak ihlallerinin devletin saygınlığına yönelik yapılan fiillere cevaz vermeyeceği önemli olan hukukun üstünlüğü prensibi uyarınca adil bir yargılanma yürütülmesi gerekliliğidir. Bu sebeptendir ki anayasa mahkemesinin bu gerekçesi fikrimizce hukuka yönelik değildir.

Geçmişten Günümüze Cumhurbaşkanına Hakaret Davaları

Fikrimizce, TCK 299’a dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararlarının 2014’ten yana bu denli artış göstermesi yürütmeye olan saygınlığın caydırıcı etki niteliğinde yargı yoluyla sağlanmaya çalışılmasından ibarettir fakat T.C. vatandaşları üzerinde bu caydırıcılık çabasının hakkaniyet prensibiyle bağdaştığını söylememiz- bu husustaki yargı dosyalarının içeriğini inceleme fırsatı bulduğumuzda- pek de doğru olmayacaktır.

Şunu açıklıkla ifade etmek isteriz ki, TCK  299’a dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararları irdelendiğinde, Cumhurbaşkanlığı makamına duyulan saygı ve sevgiye bağlı olarak devlet alametini koruma iç güdüsü dayanak gösterilerek hukuk düzeninde kendine yer edinmiş olan iş bu madde metninin özü incelendiğinde cumhurbaşkanının kişisel ve fikri özelliklerine dayalı eleştiri ve ağır eleştirinin sınırını aşan düzeydeki beyanlar iş bu maddeyi ihlal etmemesi gerekmekle birlikte TCK 125 kapsamında değerlendirilmelidir.  Ceza hukuku teorisyenlerince ‘ultima ratio’ olarak adlandırılan cezanın son çare olması prensibinin fikrimizce bahse konu olan suça dayalı olarak başlatılan soruşturmalardan sonra kovuşturma aşamasında verilen mahkûmiyet kararlarıyla bağdaştığını kesinlikle söyleyemeyiz.

TCK 299/3 uyarınca kovuşturma aşamasına geçilmesinin Adalet Bakanının iznine bağlı olduğunu söylememiz gerekir.

Kanaatimizce, TCK 299 ilga edilmeli ve TCK 125’in bir fıkrası haline gelerek ağırlaştırıcı bir hüküm olarak hukuk düzeninde kendine yer bulmalıdır bizce böyle olması gerekliliğinin en önemli sebebi, suça konu oluşturan fiillerin nelerden ibaret olduğu genel hakaret suçunun madde metninde yer almaktadır. Bu sebeptendir ki TCK 299’u hangi olgu ve fiillerin ihlal edeceğini anlayabilmek için 125’in madde metninin incelenmesi gerekir.

Yine esasında iki hükümde şerefe ve saygınlığa karşı işlenen suçlar üst başlığında yer aldığı için Cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK 125/6’da ele alınırsa madde gerekçesinde, Cumhurbaşkanlığı makamına duyulması gereken saygı ve öz veri vurgulanarak devleti temsil ettiği gerekçesiyle alt ve üst sınırın suçun basit haline oranla daha fazla olduğu vurgulanabilecektir.

KAYNAKÇA


[1]ŞEN, Hukukun Evrensel İlke ve Esasları,(internet kaynağı https://www.hukukihaber.net/hukukun-evrensel-ilke-ve-esaslari-makale,5767.html son erişim: 22.07.2020-12.01)

[2] İnternet kaynağı- (http://bianet.org/bianet/medya/216273-tck-299-kaldirilmali- son erişim: 22.07.2020-12.14)

[3] ÖZCAN, TCK madde 299: Cumhurbaşkanı’nın özelliği nedir?, (makale, internet kaynağı, https://www.evrensel.net/haber/306044/tck-madde-299-cumhurbaskaninin-ozelligi-nedir- son erişim 22.07.2020- 12.26)

MUHAMMET CAN KARACA

BEYKENT ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ/ İSTANBUL

Leave a Comment