Posted on: Kasım 5, 2022 Posted by: admin Comments: 0

       

  Yapay zekâ barındıran icatların gündelik yaşamdaki rolleri arttıkça hem cezai hem de hukuki sorumlulukları bakımından ortaya çıkan problemler daha fazla tartışılır hale gelmiştir. Bunlardan biri olan ve henüz birkaç ülkede ve çok az sayıda olmak üzere kullanılmaya başlanılan otonom araçların da bu açıdan incelenmesi şarttır.

  Öncelikle otonom araç kavramından bahsedecek olursak otonom araçlar çalışmaları kısmen ya da tamamen yapay zekâ niteliğinde bir sistem kontrolünde olan, sadece karayolunda değil hava yolu, deniz yolu ve raylı sistem taşımacılığında da kullanılabilen araçlardır. Örneğin askeri savunma alanında kullanılan “drone” ya da insansız hava araçları bu tür araçlardandır.  Otonom araçlar “kendi kendini süren araba”, “sürücüsüz araç” gibi isimlerle de anılmaktadır. Bu kavramların hepsi Türk hukukuna yabancı bir kavram olmakla birlikte konu ile ilgili ülkemizde herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Ancak ülkemizde araç ve taşıt kavramlarının ne oldukları hukuk tarafından tanımlanmıştır. Buna göre araç 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda “Karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz ve özel amaçlı taşıtlar ile iş makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adıdır” şeklinde; taşıt ise yine aynı kanunda “Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlar” olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü üzere hukukumuzda taşıt ve araç kavramları birbirlerini tarif etmek için kullanılmaktadır. Ancak bu iki kavramdan birine kullanım bakımından öncelik tanınması gerektiğinde araç kelimesinin daha kapsayıcı bir ifade olduğunu belirlemek mümkündür. Dolayısıyla bahsedilen özellikteki vasıtalara araç demek uygun olacaktır. Yapay zekaya dayalı bir sistemin kontrolünde seyreden otonom araçları nitelendirmek için ise, bu türden araçların bazılarında sürücünün varlığı mümkün olabildiğinden sürücüsüz araç kavramını; hem sürücü hem de yolcu taşıyabilen araçlar da bu kapsamda olduğundan insansız yer aracı kavramını; sistemin bazı durumlarda insan müdahalesine açık olabileceği ihtimalleri göz önünde bulundurduğumuzda ise kendi kendini sürebilen araç kavramını kullanmak yerine, bunların özerk niteliklerine vurgu yapan otonom araç kavramını kullanmak daha doğru olacaktır.

   Otonom araçların cezai sorumluluğuna gelecek olursak Türk ceza hukukunda ceza sorumluluğunun esasını bir insandan kaynaklanan hukuka aykırı bir hareket oluşturmaktadır. Bu hareket kasten veya suç tipinde ayrıca belirtilmesi durumunda taksirle gerçekleştirilebilmektedir veyahut da bir kişinin belirli bir yükümlülüğünün ihlali sonucunda, örneğin bir hayvanın gözetim yükümlülüğünü üstlenmiş olan bir kişinin bu yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda, ihmali hareket söz konusu olacağından yine ceza hukuku anlamında bir fiilin varlığından söz etmek mümkün olacaktır. Burada belirtmek gerekmektedir ki hareket ve fiil kavramları ceza hukuku bakımından farklı anlamlara sahiptir. Nitekim fiil insana yüklenebilen bir davranış olarak ele alınırken, insan dışı varlıklara hareket izafe edilmesi mümkündür. Bu bağlamda mekanik araçların hareketi ele alınabilir. Dolayısıyla otonom araçlar bakımından da bir hareketin varlığından söz etmek mümkündür. Bu noktada otonom araçların hareketlerinin ceza hukuku bakımından fiil sayılıp sayılamayacağını tespit edebilmek için açıklığa kavuşturulması gereken husus bunların suç faili sayılıp sayılamayacaklarını belirlemek olacaktır. Türk ceza hukuku sistemi gerçek kişiler dışındaki kişilerin ceza sorumluluğunu kabul etmemektedir. Bu sistemde Amerikan hukukundan farklı olarak tüzel kişilerin ceza sorumlulukları bulunmamakta, tüzel kişilere kendi faaliyetleri sırasında organlarının işlediği suçlar nedeniyle ancak güvenlik tedbiri uygulanabilmektedir. Bununla birlikte tüzelkişilerin veya insan dışındaki diğer canlıların ceza sorumluluklarının kabul edilmemesindeki temel argüman bunların özgür iradeye dayalı olarak hareket edemeyecekleridir. Otonom araçlar – pek çok yapay zekâ ürünü gibi-  çevresindeki verileri işleyerek belirli oranda değerlendiren ve bu değerlendirmeler neticesinde karar alma mekanizmasına sahip olan araçlardır. Otonom araçların bu fonksiyonu tıpkı insanların dış dünyaya dair bilgiyi göz önüne alarak karar almasına benzemektedir. Zira insanların iradi hareketleri bir bilgi sayesinde gerçekleşir. Dolayısıyla belirli bilgileri işleyerek kullanan otonom araçların belirli bir düzeyde iradeye sahip olduğunu kabul etmek gerekecektir. Ancak otonom araçların ceza hukuku anlamında irade sahibi olup olmadığının belirlenmesi de gerekmektedir. Otonom araçların seyir sırasında belirli trafik kurallarına uyarak seyir etmesi bakımından birtakım kararlar verme kabiliyetleri bulunmaktadır. Ancak seyir esnasında alınması gereken bazı kararlar trafik kurallarının uygulamasından daha fazlasını gerektirebilecektir. Bu açıdan bu otonom araçlarda da bulunan bu tür yapay zekâların bir tür “etik’’ değerlendirme yapma kabiliyetine de sahip olması gerekmektedir. Zira insanı suç faili yapan esasında özgür iradesi olduğundan, yapay zekaya sahip otonom araçların insanlarda bulunan temel özelliklerden yoksun olmaları onların özgür bir iradeye sahip olmalarını engellemektedir. Otonom araçlar da insanlar gibi öğrenebilir, bazı kararlar verebilir. Ancak öğrenme becerileri ve karar verme yeteneklerinin özgür bir iradeyi oluşturmaya yetmediği kabul edilmelidir. Bu nedenle bunların özgür olmadıklarını ve bu bağlamda da bir kişi olarak ele alınamayacaklarını söylemek gerekmektedir. Dolayısıyla otonom araçların gerçekleştirmiş olduğu hareketler ceza hukuku anlamında fiil olarak nitelendirelemeyecektir. Bunun yanında otonom araçların ceza hukuku anlamında bir fiili gerçekleştirebilecekleri kabul edilse de bunların kusurluluğu bakımından ayrı bir tartışmanın ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Kişinin gerçekleştirdiği haksızlık bakımından bir değerlendirme yargısı olan kusurun bu türden araçlar bakımından değerlendirme konusu yapılamayacağı da eklenmelidir. Bu çerçevede otonom araçların bizatihi ceza sorumluluğuna sahip bir varlık olarak kabul edilmeleri mümkün olmamalıdır.

  Otonom araçlar seyri sırasında ceza hukuku uygulanmasını gerektirebilecek hareketlerinden ötürü sorumlu olamadığından sorumluluğun kime veya kimlere yükletilebileceğinin belirlenmesi de gerekmektedir. Otonom araçlarda sürücü unsuru tamamen ortadan kalktığında araç üreticileri ve altyapı tedarikçilerine sorumluluk yüklenebileceğine dair bir görüş oluşmaktadır. Bu görüşe göre araçların üretiminden son kullanıcıya kadar geçen aşamada ekonomik fayda sağlamış olan herkes meydana getirdikleri risklere göre kusurlarınca sorumlu olacaklardır. Avrupa Birliği hukuku bakımından da zarar görenin tek bir aktörü sorumlu tutabilmesi açısından üreticileri sorumlu tutma görüşü oluşmaktadır. Bu bakımından bu sorumluluk genel bir ürün sorumluluğu mu yoksa araç üreticilerine yönelik yeni bir trafik sorumluluğu mu olacağı tartışmalıdır. Başka bir görüşe göre sorumluluğu araç üreticilerine ürün sorumluluğu olarak yüklemek üreticilerin kaldıramayacağı bir tazminat yükümlülüğü oluşturacaktır. Bu da sektördeki gelişimi olumsuz olarak etkileyecektir. Binlerce kişinin hayatını kurtaracak otonom araçların tüm sorumluluğunu üreticilere yüklemek, üreticilerin yenilik yapma riski almamasına neden olacaktır çünkü finansal olarak daha fazla otonom araç üretmeleri çok zorlaşacaktır. Bundan dolayı riskin araç sahiplerine geçmesi gerektiğini ve üreticilerin bunu sağlamak üzere araç sahipleri ile sözleşme yapmaları gerektiği belirtilir. Özellikle Amerikan hukukunda bu görüş savunulmaktadır. Ancak bu da araç sahiplerini büyük bir yükümlülük altına sokacaktır ve adil sonuçlar doğmayabilecektir. Araç sahipleri gelecekte otonom araçların sebep olacağı zararların belirsizliği nedeniyle bu riske girmekten kaçınabilirler ve otonom araçları kullanmaktan vazgeçebilirler.

  Sonuç olarak TCK’nın 20. maddesindeki “Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bu düzenleme gereğince tüzel kişiler hakkında doğrudan cezai yaptırım uygulanamayacaktır. Dolayısıyla otonom araçların seyri sırasında gerçekleşebilecek ölüm, yaralanma, aracı kullanan kişinin tüm güzergâh bilgilerini bir hata sonucu paylaşması bağlamında özel hayatın gizliliğini ihlal, trafik güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi suçları ile mala zarar verme suçları ya da kişisel verilerin ihlali suçlarından otonom araçların sorumluluğuna başvurulamayacaktır. Bu noktada artık aracın üreticisi, programlayıcı, kullanıcısının sorumlu olacağı akla gelmektedir. Bu konuda da farklı görüşler bulunmaktadır. Ülkemizde ise henüz bu konuya dair yasal bir düzenleme henüz yapılmamıştır. Ancak hayatımızın bir parçası haline gelmiş yapay zekanın dikkate alınarak önce yasal statü verilmesi, ardından mevcut hukuk normlarındaki düzenlemelerin bu durum göz önüne alınarak yapılması gerekir.

KAYNAKÇA

lawtudent.com/makale/otonom-araclarda-sorumluluk/

dergipark.org.tr/en/download/article-file/980920

dergipark.org.tr/tr/download/article-file/611504

dergipark.org.tr/tr/download/article-file/39849

hukukvebilisim.org/otonom-araclar-ve-hukuki-sorumluluklari/

Vildan Orhan
Vildan Orhan

Merhaba, ben Vildan Orhan.  12 Ocak 2001 Elazığ doğumluyum. Ankara’da yaşıyorum. Lise öğrenimimi Final Temel Lisesinde tamamladım. Şu an Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde lisans öğrenimimi sürdürüyorum. Okumayı, dinlemeyi, izlemeyi, konuşmayı ve yazmayı seviyorum. Elimden geldiğince ilgimi çeken konularda fikirlerimi ve bilgilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazılarımdan keyif almanız dileğiyle…

Leave a Comment