
adımlarımız aynı ritimde konarken gelecek filizlerine
kahkahalarını sürdürmek uğruna çabam, duymaya alıştığım melodisi
duymayı bırakamadığım bir an bile, bîhaberdim halbuki birkaç nefes önce
sahi, nasıl da değişiverdi aldığım soluğun rengi?
nasıl da çağlayana dönüştü şu kuru dallar, lunapark oldu kaldırımlar?
tohumlanınca çorak kalbimin kuytu köşelerinde hayalin
göz perdemin kalkmasıyla duydum evrenin senli halini
bir ışık huzmesi sızmakta kader koridorlarımdan
dökülüyor yıldızlar saçlarının arasından nasıl da?
sen geçmişimle kurduğum yalnızlık köprüsünü yıkmak üzere
bir parşömen parçası gibi hissediyorum yüzyıllar öncesinde, karalamana muhtaç
ışıltının illüzyonu belki de beni varlığına bağlayan
ve korkmuyor değilim, ya bir kenara atılırsam buruşturulup?
ne midir öfori, tüm yazdıklarımdır sonraki endişem harici
yarasaların şakıması yüreğimde, şekil değiştirmesi karamsarlığın
kurtuluşa dair bir umut dolar içime, ama değil sağlıklı
çünkü adımlarının yön değiştirmesi ile dönüşür harabeye
kollarını bağdaştırmanla göğsümdeki sarmaşığın solması,
isminle sulanan kanımın bir süre sonra damarımı patlatması gibi
ben senin evvelinde ölürüm, sen benim hayalimde yaşarsın yine