Posted on: Şubat 18, 2021 Posted by: admin Comments: 0

Hacettepe Üniversitesinde Hukuk Fakültesi öğrencisiyseniz “Melanezya” yerlilerini duymuşsunuzdur, eğer ilk kez duyuyorsanız öncelikle “Malezya” ile karıştırmamanız için uyaralım. Malezya, Güneydoğu Asya’da bulunan ve nüfusu otuz milyonun üzerinde olan bir devlet iken Melanezyalılar ise Papua Yeni Gine’nin Trobriand Takım Adaları’ndaki bir topluluktur. Melanezyalılar hakkındaki bilgilere ağırlıklı olarak Bronislaw Malinowski’nin çalışmalarından ulaşmaktayız.

Topluluk, mercan adalarının ortasındaki sığ denizden balık avlayarak ya da denizden daha uzak bölgedeki ovalarda sebze-meyve yetiştirerek hem gıda ihtiyaçlarını karşılamakta hem de vakitlerini geçirmektedir. Hava şartlarının uygun olduğu durumlarda balık avlamak için kanolar kullanılmakta ve her kanoda, hak sahibi bir kişi ile farklı görevleri olan tayfa bulunmaktadır. Toplu bir balık avı söz konusuysa, her kanonun avda kendisine biçilmiş bir görevi vardır ve bütün kanolar ile kanoların sahipleri bu ava katılmakla yükümlüdür. Kayıkta bulunan kişiler, yaptıkları işin karşılığını elbette ki avlanan balıklar üzerinden alacaklardır.

Kanoda çalışan kişiler, tutulan balıklardan kendilerine düşen payları aldıktan sonra artan balık; sebze ve meyve yetiştiren kişilere verilmekte, bu kişiler de aldıkları balıkların karşılığı olarak yetiştirdikleri sebze ve meyvelerden balık avlayan kişilere vermektedirler. Dolayısıyla verilen armağanlar bakımından tarafların üzerine bazı yükümlülükler doğmaktadır. Taraflardan herhangi birinin, kendisine verilen armağanı geri çevirmesi mümkün olmamakta ve armağanı alan kişi de, kendisine verilen armağanın karşılığını yine bir armağanla vermek durumundadır. Böylece kıyı kesimde yaşayıp balıkçılıkla uğraşanlar ile iç kesimlerde tarımsal işlerle uğraşanlar, birbirlerine ekonomik yükümlülükler üzerinden bağlanmaktadır. Armağanların verilmesi işlemi belli usuller çerçevesinde yapılan törenlerle gerçekleşmekte ve verilen bu hediyeler, kişinin topluluk içindeki gücünün pekişmesini ve saygınlık kazanmasını sağlamaktadır.

Ada sakinlerinin yukarıda açıklanan ekonomik ilişkilerinden sonra, aile ilişkilerini ve evlilik yasasını incelemek topluluğun sosyal yapısını da kavrayabilmek açısından önemlidir. Kadın, erkek kardeşinin; eğer erkek kardeşi bulunmuyorsa annesi yönünden en yakın erkek akrabasının, koruması altında bulunmaktadır. Evlilik, alışkın olduklarımızdan farklı olarak, sadece kadın ve erkek arasında değil erkek ile kadının ailesi arasında önemli bir bağ kurmaktadır. Kadın evlendikten sonra da koruyucusu olan bu akraba ile aralarındaki yükümlülükleri devam edecek ve bu akraba, kadının çocuklarının da koruyucusu olacak; çocuklar da aile reisi olarak kendi babalarını değil, bu akrabayı kabul edeceklerdir. Kadının erkek kardeşi ya da sözü edilen akraba, kadının çocuklarına bakacak ve ihtiyaçlarının büyük bir kısmını karşılayacaktır. Bunların dışında kadının da kocasının ölümünün ardından, kocanın ailesine karşı bazı yükümlülükleri mevcuttur. Kadın, kocasının ölümünden dolayı yas tutmak ve onun çene kemiğini birkaç yıl boyunca taşımak durumundadır. Ayrıca kadın, döktüğü gözyaşları karşılığında da kocasının ailesi tarafından yiyecekle ödüllendirilecektir.

Topluluğun üyeleri bütün bu yükümlülükleri titizlikle yerine getirmek durumundadır aksi takdirde yükümlülüğünü gereği gibi yerine getiremeyen kişi, topluma karşı rezil olacak; yükümlülüklerini yerine getirmemekte ısrar eden kişi de toplumun dışına itilecektir. Bu durum örf ve âdet kurallarının yaptırımlarını akla getirmektedir. Toplumda uzunca bir süre uygulanan ve kabul görmüş davranış kurallarının ihlali halinde, toplum; kişiye “kınama, ayıplama, dışlama, fiziksel anlamda zarar verme” gibi yaptırımlar uygulayacaktır.

Kısaca açıklayacak olursak Melanezyalılar, “Karşılıklılık” ilkesini toplumsal yapının temeli olarak görmüş, yükümlülüklerin karşılıklı olarak yerine getirilmesine önem vermiş ve yükümlülüklerine aykırı davranışlar sergileyen kişileri, toplum içerisinde kabul etmemişlerdir.

Bütün bunların dışında günümüzde yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre, biyolojik açıdan modern insanın (Homo Sapiens) yakın bir akrabası olarak bilinen Denisova insanının gen dizilimi ile bazı Melanezyalıların gen diziliminde benzerlikler olduğu ortaya çıkmıştır. Bu benzerlik çok büyük olmamakla birlikte Melanezyalıların, Denisova ile karıştığı bilinen ilk modern insan topluluğu olduğunu da ortaya koymaktadır.[1]

KAYNAKÇA

[1] Yapılan çalışmadan medyaya yansıyan kaynak : https://www.nytimes.com/2010/12/23/science/23ancestor.html?hp

KEMAL CAN ONBAŞILAR

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ- YAZAR

Kapak Fotoğrafına İlişkin Telif Hakkı: Copyrighted work available under Creative Commons

Fotoğraf: Malinowski Trobriand Adaları’ndaki yerliler ile birlikte, (1918)

Leave a Comment