Posted on: Mayıs 6, 2022 Posted by: admin Comments: 0

Medeniyet ve medeni olmak arasındaki ilişki nedir?

Medeniyetler arası hiyerarşi var mıdır?

Medeniyet götürmek ve medeniyetleri yıkmak

Tarih birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı gibi birçok medeniyetin yıkılışına da sahne olmuştur. Tarihteki her medeniyetin kendine has varlık tasavvuru, dünya görüşü ve hukuk anlayışı gibi birçok unsuru vardır. Her medeniyet, o medeniyete mensup insanların hayat macerasını şekillendirmiştir.

Antikitenin Romalısıyla Çinlisinin farklılıkları çok belirgindir. Keza İslam medeniyetine mensup kişi ile Hristiyan medeniyetine mensup kişiyi birbirinden ayırt etmek çok zor değildir. Bu farklılıklara rağmen tarihte medeniyetler, geçiş bölgeleri vasıtasıyla etkileşime girmiştir. İpek Yolu’nun, dönemindeki medeniyetler arası etkileşimi sağlaması ve Akdeniz’deki ticari faaliyetlerin medeniyetler arasındaki ilişkileri sağlaması, İpek Yolu ve Akdeniz’in geçiş bölgeleri olmasının sonucunu doğurmuştur. Medeniyetler arasındaki ilişkiler neticesinde, her medeniyetin has unsurları diğer medeniyete intikal ettirilmiştir. Ancak belirtilmelidir ki bahsi geçen ilişkilerin hiçbirinde, bir medeniyet diğer medeniyet üzerinde tahakküm kurmamıştır. Yunan medeniyetinin alimleri, Mısır medeniyetinin ilminden yararlanmada beis görmemişlerdir. İslam’ın doğuşuyla başlayan ilim seferberliğinde, İslam alimleri kendilerinden önceki Yunan medeniyetinin ilmi çalışmalarından yararlanmakta bir beis görmemiştir. Marco Polo gibi Avrupalı seyyahların Doğu’daki icatları Avrupa’ya getirmesi neticesinde bu icatları kullanmakta Avrupalılar bir beis görmemiştir. Hülasa, antikite ve Coğrafi Keşifler öncesi Dünya medeniyetleri, medeniyetler arası hiyerarşi zihniyetiyle hareket etmemiş ve her medeniyet kendinden farklı olan medeniyetlerin eserlerinden faydalı olanları almıştır.

Bu devirlerden sonra dünya; Rönesans, Reform, Aydınlanma Çağı’na şahit olmuştur. Dünya diyorum çünkü bu hadiseler her ne kadar Avrupa’da vuku bulsa da tüm dünyayı etkilemiştir. Bu hadiselerin önderlerine göre artık eskilerin medeniyeti yok, Avrupa ben-merkezciliğine bürünmüş tek medeniyet vardır. Bu medeniyet metafiziği dışlar sadece aklın ışığıyla varlık tasavvuru, dünya görüşü ve hukuk anlayışı inşa eder. Yeni Avrupa medeniyeti -kendinden o kadar emindi ki- medeniyet götürdüğünü iddia ettiği Afrika, Amerika, Hindistan ve Okyanusya kıtalarındaki medeniyetleri yok etmişlerdir ve o medeniyetlere mensup insanları soykırıma maruz bırakmıştır. Medeniyetleri o kadar yüksek ufuklara sahipti ki (!) medeniyetlerini götürmek için her yol mübahtı.

Yeni Avrupa medeniyeti, her şeyi meta kabul etmenin neticesi olarak teknik ilerleme sağlamıştır. Dünya teknik olarak geliştikçe yeni kavramlar ortaya çıktı. Yeni kavramların tatbiki sonucunda menfaat çatışmaları ortaya çıktı. Bu menfaat çatışmaları neticesinde Dünya, iki büyük savaşa şahit oldu. Bu savaşlar neticesinde, medeniyetin kalesi devletler bir bir çöküp bu tek medeniyetin etkisi altına girmiştir ve yeni Avrupa medeniyetinin kavramları, düşünce akımları, günlük yaşam alışkanlıkları dünyanın her yerine tesir etmiştir.

Aydınlanma sonrası Avrupa medeniyetinin dünyanın her yerine yayılması sadece cebren olmamıştır. Bu medeniyetin varlık tasavvuru, dünya görüşü beşeriyetin ilerlemesi açısından çok yardımcı olmuştur. Eskilerin metafiziğini dışlayıp evrene meta gözüyle bakmak teknik ilerlemeyi sağlamış ve insanların hayatını kolaylaştırmıştır. Aydınlanma sonrası Avrupa medeniyetinin ilk çıktığı yer olan ülkeler gelişmiş ve bu gelişmişlik neticesinde diğer ülkeler üzerinde tahakküm kurmuştur. Bu tahakkümü kırmanın yollarını arayan diğer ülkeler, teknik olarak ilerleme sağlamış bu medeniyetin varlık tasavvuru ve dünya görüşünü kabul etmişlerdir. Kendi medeniyetlerinin asli unsurlarını bünyesinde barındıran bu ülkeler, aydınlanma sonrası Avrupa medeniyetinin etkisine girerek kendi medeniyetlerine yabancılaşmışlardır. Bunun en bariz örneğini, Japonya örneğinde görmekteyiz. Her ne kadar kendi medeniyetlerini bir yere kadar korusalar da Meiji restorasyonu ve ondan sonra gelen süreçler, kendi medeniyetlerinden yabancılaşan Japon insanını ortaya çıkartmıştır.

Yukarıdaki genel tablo çerçevesinde sorularımızı cevaplayalım.

Medeniyet ve medeni olmak arasındaki ilişki nedir? Medenilik her insanın tahayyülünde olan iyi kavramı gibidir. Medenilik; iyi, adil ve erdemli olmak gibi yüksek insani vasıflara sahip olmayı gerektirir. Medeniyet ise içerisinde daha kapsamlı kavramları barındıran bir kavramdır. Tarihte birçok medeniyet vardır ama bunlardan kaçı medeni insan çıkartmıştır? Bir Roma medeniyetinden bahsediyoruz ancak bu medeniyetin yabancılara ve kölelere muamelesi ortadadır. Evrensellik iddiasında olan İslam ve Hristiyan medeniyetlerinin çekişmesi neticesinde çıkan savaşlar vardır. Keza aydınlanma sonrası Avrupa medeniyetlerinin emperyal güçlerinin medeniyet götürdüğünü iddia ettiği toplumlara yaptığı soykırımları hepimiz biliyoruz. Medeniyeti kendi bünyesinde barındıran mensupları, menfaatleri haricinde yaşadığı medeniyetlerini, medenilikten uzaklaştırmıştır. Bu mesele salt menfaat odaklı değildir. Medeniyetin çok kapsamlı kavramlar silsilesine sahip olmasından dolayı medenilik vasfını gerektirecek kavramlara sahip olmadan da bir medeniyet teşekkül edebilir. Bundan dolayı medeniyete sahip olmak medeni olmaya karine değildir.

Medeniyetler arası hiyerarşi var mıdır? Bir medeniyetin diğer medeniyetten üstünlüğünü sağlayan kıstaslar genelgeçer değildir. Her medeniyetin zâtîunsurları vardır. Sanat ve mimari alanda gelişmişliği olan medeniyetler aynı estetik anlayışına sahip olmadığı için farklı eserler ortaya çıkartmışlardır. Medeniyetler esas olarak çıkardıkları eserlerle, beşeriyetin gelişmesini sağlamışlardır. Her medeniyet bu ortak beşeriyet tarihine olan faydalarıyla tarih sahnesinde yerini almıştır. Herhangi bir medeniyeti yok saymak ya da aşağı görmek bundan dolayı yanlıştır. Medeniyetler arası hiyerarşi zihniyetiyle hareket etmek, kafamızda bir barbar modeli ve o barbara karşı mücadele etmesi gereken bir ben-idraki ortaya çıkartır. Bu durum da soykırımları, sömürgenin meşrulaştırılması gibi bir dizi olay ve olguları meydana getirtir. Yapılması gereken farklılıkları kabul edip çoğulcu bir anlayışa sahip olmak ve hiçbir medeniyeti kendi medeniyetimizden aşağı görmemektir.

Medeniyet kavramını özetlediğim bu yazı, binlerce kitaba konu teşkil edecek bir kavramdır. Medeniyeti anlamak disiplinler arası bir çalışma gerektirir. Günümüz dünyasına kadar gelmiş birçok kavramın kökenleri vardır. Teknolojiyle çıkan yeni kavramlar dahi geçmişin izlerini taşır. Günümüz dünyasında her ne kadar varlığını devam ettiren medeniyetler varsa da gelecek yıllar, medeniyet çeşitliliğinin olmadığı bir dünyaya evrilmektedir. Teknolojinin yeni yüzü olan ‘Metaverse’ gibi oluşumlar, gerçekliğin artık kendini sanal dünyaya bırakmasına sebebiyet verecektir. Bu durumda dahi medeniyet inşa eden ve medeniyetleri koruyan Türk milleti, medeniyet yarışında gene en ön saflarda olacaktır.

Yazıma ulu önderimiz Atatürk’ün şu sözüyle veda ediyorum:

Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. 

Leave a Comment