Posted on: Aralık 7, 2022 Posted by: admin Comments: 0

Anıları anıtlaştıran bellekte, uçurum kadar

yüksek ve bir o kadar derin bir evrenin

hengamesinde akıp giderken zaman, çürük

alaşımlı et yığınları kaosu peşinden yaratıyor

ve beni yaralıyordu. Geçmiş hiç geçmemiş

gibi ve gelecek, şarlatan imajlara bürünmüş

çiçek bahçesi vaadeden haber bültenlerine

benziyordu. Dante’nin ilahi komedyasına

benzer bu karanlık bilançoyla evrenin suyu

bile artık katranlı geliyordu. Sokakta keman

çalan insanlar ekmek çalan insanların

artıklarından beslendiğine utanç duyuyordu.

Rollerimiz değişmiyor ve Tanrı, senaryoyu

baştan almıyordu. Nötr evrende gözlerimi

açtım,bilgiye düşman bir coğrafyada sırf

yazmayayım diye tüm tüccarlar nesne

mahkemesi yapıp mürekkebin maliyetini

arttırıyorlardı. Yüreğime hançer sapladım ve

yere dökülen tavuskuşu tüyünü kanıma

batırıp kasvetli bir manifesto yazdım

karanlığa sonra mürekkeple yıldızlarım

küstü. Acılarım mutluluğunuza vesile olsun

diye bir kaktüse sarıldım yıllarca, dönüp

baktım akıp giden zamana usulca ayıkladım

ruhumu aylak bedenimden. 

Leave a Comment