Posted on: Kasım 3, 2022 Posted by: admin Comments: 0
Şahin Latifeci-Malenkolinin Melodisi

Buğday tarlalarında koşturmakla geçti ömrüm
Uzun, sapsarı saçlarım inatçı başaklara dolanırdı.
Yemyeşil gözlerim baharın güneşte kamaşır, güzün hüzne bulanırdı.
Cehennemi yaşarken düşünmezdim ilerisini
İçindeyken değil; dışına çıkınca gördüm cahil ile arifi.
Cahil kendini arif, arif de kendini cahil bilirdi.
Ben cahil bildim kendimi, faturasını ağır ödedim onun.

İnsanlar duymadılar, dinlemediler beni
Ellerinde hançerlerle, sopalarla peşimden koştular.
Kurbanı oldum onların, bıçak dayadılar enseme kapı eşiklerinde.
“Durun!” dedim, korktuğumdan değil ya hani
“Bebeğim ağlıyor, son kez emzireyim de öyle kesin kesecekseniz.”
Şaşırmadım öldürmek istemelerine, dinlemek yoktu onlarda.
Hasetliğin, çirkinliğin, çirkefliğin faturası bana kesilirdi.
Kimse işe girişmezken demir almaya yollarlardı beni.
Başına buyruk iş yapmamak lazımmış, o zaman anladım.
Onun da faturası bana kesildi.
Sonra, yırtık yemenilerimin içine su doldurmaya yolladılar.
Güneş tepede, bebeğim sırtımda, ayaklarım çıplak
Yokuş yukarı dikenler, ucu bucağı olmayan bir yaylak.
Karnıma taş bağlayıp derelere attılar. Yavrularımı öldürdükleri derelere.
Evlatlarımın bu dünyadan benden önce gidişini seyrettirdiler.
Bir gün kızımın yazması ağaçlara takılmış bahçede, saçları görünmüş biraz.
Hatırlıyorum, akşamleyin serinlikte onun da faturası bana kesildi bir yaz.
Ah!
Şimdi karanlıkta yazıyorum bu satırları
Gerçi burası hiç aydınlık olmuyor ya, neyse.
Doğrulmaya çalışırken kafamı vuruyordum birkaç gündür yukarı
Meğer üzerime sırayla dizdikleri yasama tahtalarıymış, henüz anlıyorum.
Öldürmüşler sonunda beni.
Öldürmeden önce de pek yaşattıkları söylenemezdi zaten.
Yeşil gözlerim evlatlarıma bakarken ışıldamıyor artık
Kurşunlarla doldurdukları kollarım onlara sarılamıyor.
Artık boynuma iple astığım mermiyle de dolaşmıyorum
Dolaşmıyorum, doğru ya! Yerimden doğrulamıyorum bile
Gün gelir de bana çektirdiklerini affetmeye kalkarsam diye bir mermi astım boynuma.
İşte o gün vicdanımın sesini susturmak için tabancaya sürecektim onu.
Ama gerek kalmadı, beni kendileri öldürdüler.
Cenazemin olduğu gün kimse gidişime ağlamayınca
Alem-i Sema’nın evlatları ağlamış tabutumun peşinden yol boyunca.
Üzerime attıkları topraklar sağanak yüzünden epey dağılmış.
Açılan üzerimi örtmeye gelen kimse olmayınca ilk akşam bayağı üşüdüğümü hatırlıyorum.
Mezarcılar ben gelmeden çoktan yerimi hazır etmişler.
Kimse mezar parası vermek istemeyince onlar da beddua etmişler arkamdan.
Onun bile faturası bana kesilmiş ya, inanamıyorum.

Bunları anlattım size ama bu anlattıklarımı ben yaşamadım aslında
Birkaç gün evvel yeni bir kadın geldi buraya, o anlattı.
Ne ölüler var ne ölüler dedim, neler yaşamışlar yahu!
Ben yeni yeni alışıyorum toprağın altına
Her gelen bir şeyler anlatıyor, ben dinliyorum.
Bazısı var hele laf anlatışına inanası gelmiyor insanın.
Lafı anlatıyor, sonuna geliyor da “bu anlattıklarımı da ben yaşamadım ha!” diyor.
“Geçen günlerde yeni biri geldi, o anlattı.”
Miras kavgası çıktı mı arkamdan, çok beddua ettiler mi bilmiyorum.
Öğrenmek de istemem zaten.
Artık kesilecek bir faturayı daha ödeyecek takatim kalmadı.
Öldüm ben. Ya da öldürdüler beni.

Şevval Furuncu
Şevval Furuncu

Ben Şevval Furuncu. 20 yaşındayım. Bartınlı’yım. Liseyi Bartın’da bitirdim, Adana’da hukuk fakültesinde okuyorum. Lisans hayatım bittikten sonra kamu hukuku alanında yüksek lisans ve doktora yapmayı planlıyorum. Akademisyen olma hayalim ve bu yolda ilerlemek için çabalarım var.

Şahin Latifeci
Şahin Latifeci

Şahin Latifeci (1997, Diyarbakır) 2019 yılında Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne başladı. “Gaia’ya Dönüş” Uluslararası Desen Sergisi, Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Edirne (2021); “Waste to Create” Uluslararası Jürili Sanat Sergisi, Eco Aware Art Gallery, Yeni Delhi (2022); “Çağdaş Sanat Sergisi”, Fresh Ankara, Ankara (2022); karma sergilerinde yer aldı. Diyarbakır ve Antalya’da yaşıyor ve üretimlerini gerçekleştiriyor.

Leave a Comment