Posted on: Şubat 17, 2021 Posted by: admin Comments: 0

Aileler, kabileler, köyler, şehirler, krallıklar ve imparatorluklar. İnsanoğlu geçmişten günümüze, küçükten büyüğe kurduğu bütün yönetimlerde belli başlı kuralları izlemiştir. İlk başlarda insanlar yönetimin başına geçecek kişide gerekli gördükleri bazı özellikleri aramışlardır. Kimileri güçlü olanı, kimileri nüfuzlu olanı, kimileri ise kutsal olduğuna inandıkları kişileri başa geçirmiştir. Zamanla bu nitelikler belirli kurumlara dağılmış ve belirli kişiler tarafından temsil edilmiştir. Güçlü olan asker, kutsal olan din adamı, nüfuzlu olan ise ilgilendiği alana göre kendini geliştirip mevki sahibi olmuştur. Yönetimler genellikle güçlü olan ve kutsal olanlar arasında veyahut bunların birleşimi ile yönetilip etraflarında nüfuzlu kişilerin bulunmasıyla varlığını sağlamıştır. Zamanla bu saydığımız değerler yozlaştıkça, etkisini yitirmeye başladıkça insanlar başlarındaki kişinin/kişilerin mutlak yetkisinden rahatsız olmuş, yönetimin aşırılıklarına tepki göstermeye başlamıştır. Tam da bu noktada halkı iktidarın acımasız gücünden korumak niteliğinde olan anayasal düşünceler ortaya çıkmış ve zamanla gelişim göstererek günümüzdeki halini almıştır. İşte biz de bu yazıda anayasa fikrinin gelişimini önemli dönüm noktalarıyla ele aldık ve sizlere sunmak istedik.

Anayasacılık Fikrinin Temelleri

Anayasacılık fikrinin temelleri M.Ö 4. Yüzyıla kadar uzanır. Bu dönemde komplike bir bilim insanı ve düşünür olan Aristo, zamanında yönetim şekillerini ele alan “Politika” adlı kitabında 6 tane yönetim şeklinden bahsetmiş, bu yönetim şekillerinin 3’ünü iyi 3’ünü kötü olarak ele almıştır. İyi yönetim şekilleri bozularak bahsettiği kötü yönetim şekillerine dönüşmüştür Aristo devletin yurttaşlarını gözetmesi ve onları geliştirmesi gerektiğine inanıyordu. Aristo bu kitapta monarşi, aristokrasi ve “politeia”yı (yasalı yönetim) iyi; tiranlık, oligarşi ve demokrasiyi kötü yönetim biçimi olarak ele almıştır. Bu sebeple devlet felsefesi üzerine yazdığı kitaplarda bu görüşü savunmuştur. Aristo’nun “politeia” hakkındaki görüşleri günümüzdeki anayasa kavramından uzaktır. Çünkü Aristo’nun “politeia” kavramı yalnızca bir siyasi toplumun kuruluş biçimiyle ilgili olup belli bir etik ve siyasal toplumu ifade eder. Bundan da anlaşıldığı gibi Aristo’da bugünkü anlamda bir anayasa fikri yoktur. Çünkü anayasa herhangi bir siyasal sistemi değil, keyfi iktidarın sınırlandırılması amacıyla teşkilatlandırılmış bir siyasal toplumun çerçevesini ifade eder.

Sonrasında yıllar içinde farklı farklı düşünürlerin görüşleri ile anayasacılık fikri gelişmeye devam etmiş ve yıllar içinde farklı olaylarda gün yüzüne çıkmıştır. İlk olarak belirgin bir şekilde Magna Carta sözleşmesinde ortaya çıkmıştır.

Magna Carta – 1215

Magna Carta 1215 yılında Kral John ve baronlar arasında kralın yetkilerini karara bağlamak ve kısıtlamak üzere imzalanmıştır.

Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılmıştır.

Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok toplum güçleri arasında denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlamıştır.

Magna Carta’nın özellikle 39. Maddesi vatandaşların özgürlükleri ve hakları açısından çok önemli kurallar getirmiş olup hukukun üstünlüğü ilkesinin birçok ülkede yerleşmesine sebep olmuştur.

Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak veya hapsedilmeyecek veya mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak veya kanun dışı ilan edilmeyecek veya sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.

İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi (Bill of Rights) – 1689

Birleşik Krallığın son Katolik hükümdarı II. James, dini görüşleri ve uygulamaları sebebiyle halktan tepki görmüş ve parlamento tarafından uyarılmasının ardından Fransa’ya kaçmıştı. O dönemde halk Katolik kilisesinin zorbalıklarına karşı tepkiliydi. Bu sebeple kralın yerine kralın Katolik oğlu değil de Protestan kızı II. Mary ve eşi III. William tarafların desteğini kazanmıştı. Daha sonra Danışma Parlamentosu, krallığın soylularıyla Mary ve William’ı destekleyenler tarafından “Katolik zorbalığının” son bulması amacı ile kuruldu. Parlamento tacı çifte sunmuştur ancak şart olarak İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi’nin imzalanmasını öne sürmüşlerdir. Mary ve William çifti de bu bildirgeyi imzalayıp tahta geçmişlerdir.

Bildirge, Magna Carta ruhunun devamı olarak görülmektedir. Magna Carta’dan sonra parlamento güç kazansa da tam olarak bir yetki sahibi olamamıştır çünkü kralın yasama yetkisi azalsa da hala devam etmektedir. İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi’nden sonra yasama yetkisine tam anlamıyla sahip olunmuş ve kralın keyfi davranışlarını sınırlandırmıştır. Bu bildirgeyle kralın yasama yetkisi son bulmuştur.

Bildirgenin özeti niteliğinde sayılabilecek bazı maddeler şunlardır:

  • Parlamentonun onayı olmadan vergi koymak, parlamentonun onayı olmadan taht için para toplamak yasaktır.
  • Parlamentodaki görüşmelerden dolayı kimseye mahkeme önünde suçlama yapılamayacaktır.
  • Parlamento tam söz hürriyetine haiz olacaktır.
  • Parlamento izni olmadan asker toplanamayacaktır.
  • Parlamentonun kabul ettiği yasa, Kral dahil herkesi bağlayacaktır.

Amerikan Devrimi ve Anayasalaşma Süreci

Kuzey Amerika’da bulunan Birleşik Krallık’a ait koloniler 1775-1783 yılları arasında bağımsızlık isteği ile baş kaldırdı. 13 koloni ve Birleşik Krallık arasında olan savaşta koloniler 1776’da Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınlamış, 1781 yılında ise savaş alanında zafere ulaşmıştır. Süreci takip eden yıllarda Paris Anlaşması ile 1783 yılında İngiltere, Amerika’nın bağımsızlığını tanımıştır ve 25 Kasım 1783’te New York şehrini terk etmiştir.

Bağımsızlığını kazanan koloniler birleşip yeni bir devlet kurma çalışmaları işine girmişlerdir. Bu devletin anayasasını belirlemek amacı ile 1775-1779 yılları arasında konvansiyonlar oluşturulmuştur.

Konvansiyon: Bir anayasa yapmak ya da bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü ve geçici meclistir.”

Konvansiyonların sonucunda 1778 yılında Massachusetts Anayasası hazırlandı. Hazırlanan anayasa; kuvvetler ayrılığı olmadığından, temel hakları içermediğinden ve köleliği kabul gördüğünden reddedildi. Daha sonra 1779 yılında Massachusetts Anayasa Konvansiyonu kuruldu. Birtakım görüşmeler ve değişikliklerin ardından hazırlanan bazı anayasa çalışmaları yıllarca devam etti. İngiltere’nin de 1783 yılında ABD’nin bağımsızlığını kabul etmesiyle 1787 yılında ABD ve anayasası resmen ilan edilmiş oldu. (İlk anayasa hakkında farklı görüşler vardır. Kimilerine göre Magna Carta ilk anayasa kabul edilirken çoğunluk Amerikan anayasasını ilk anayasa olarak görür.)

Fransız İhtilali

1789-1799 yılları arasında gerçekleşen Fransız İhtilali “Kanlı İhtilal” olarak da bilinir. Mutlak monarşinin yıkılarak yerine cumhuriyetin kurulması ile sonuçlanan ihtilal dünya çapında ses getirmiş ve birçok milleti ulusal bağımsızlıklarını kazanmak isteği ile harekete geçirmiştir. Özellikle imparatorluklar ve krallıklar gibi birden çok milletten oluşan yönetimleri parçalayan bu devrim; “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganı ile ilerleyen yıllarda yaşanacak birçok olayın körükleyicisi olmuştur.

Fransız İhtilali süregelirken 26 Ağustos 1789 yılında insan hakları konusunda önemli belgelerden biri olan “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” yayınlanmıştır. Bildiri; insanların özgür doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını ortaya koyuyordu. Ayrıca bu bildiri devletin yönetiliş esaslarına da değiniyordu. Bu hususta bildiri egemenliğin millete ait olduğunu ve devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu belirtiyordu. Bildirinin barındırdığı bu fikirleri içeren bazı maddeler şunlardır:

Madde 1 – İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.

Madde 2 – Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.

Madde 3 – Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.

Madde 4  Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir.

Fransız İhtilali sonrası bu bildirgedeki düşünceler ile milliyetçilik akımı ve anayasalcılık kavramı tüm dünyaya yayılmış ve etkisini göstermiştir.

“Anayasacılık ve Anayasalcılık Kavramlarının Farkı”

“Constitutionalism kelimesinin Türkçeye ‘anayasacılık’ şeklinde tercüme edildiği görülmekte ise de doğrusu ‘anayasalcılık’tır. Çünkü anayasacılık, anayasa metnine saygı anlamına gelmekte, anayasalcılık ise insan onuruna saygıyı temel kabul eden ilkelere ve yükümlülüklere saygı anlamına gelmektedir.” *

Dünyada Anayasacılık Hareketleri

Bahsettiğimiz süreçlerden sonra ülkeler birbirlerinden etkilenerek anayasal oluşum süreçlerine girmişlerdir. Bağımsız ülkeler kendi devlet esaslarını, yurttaşlarının haklarını ve yasama, yürütme, yargı organlarının işleyişlerini kendi kültürleri çerçevesinde belirleyebilmek için kendi anayasalarını oluşturmuşlardır. Bazı ülkelerin anayasalarını kabul ettikleri yıllar:

ABD Anayasası 1787, Fransa Anayasası 1791, İsveç Anayasası 1809, İspanyol Anayasası 1812, Norveç Anayasası 1814, Belçika Anayasası 1831, İsviçre Anayasası 1848, İtalyan Anayasası (Statuto Al-bertino) 1848, Danimarka Anayasası 1849, Lüksemburg Anayasası 1849, Yunan Anayasası 1864, Romanya Anayasası 1866, Osmanlı Anayasası (Kanun-i Esasi) 1876, Hollanda Anayasası 1887, Japon Anayasası 1889.

Sonrasında yaşanan Balkan Savaşları, I. ve II. Dünya Savaşları ve farklı birçok sebep dolayısıyla siyasi haritalar değişmiş, ülkeler sınırlarını yeniden belirlemiş hatta bazı ülkeler bağımlılık altına girip bazıları da bağımsızlıklarını kazanmıştır. Bu süreçler esnasında ve sonrasında kabul edilen anayasalar şunlardır:

Polonya Anayasası 1921, Teşkilat-ı Esasiye 1921, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1924, Japonya Anayasası 1946, Fransa Anayasası 1946, İtalya Anayasası 1947, Güney Kore Anayasası 1948, Federal Alman Anayasası 1949, Yunanistan Anayasası 1952, Danimarka Anayasası 1953, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1961, Yunanistan Anayasası 1975, Portekiz Anayasası 1976, İspanya Anayasası 1978, İran Anayasası 1979, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1982, Macaristan Anayasası 1989, Hırvatistan Anayasası 1990, Arnavutluk Anayasası 1991, Bulgaristan Anayasası 1991, Makedonya Anayasası 1991, Romanya Anayasası 1991, Slovenya Anayasası 1991, Slovakya Anayasası 1992, Çek Cumhuriyeti Anayasası 1992, Rusya Anayasası 1993, Bosna-Hersek Anayasası 1995, Azerbaycan Anayasası 1995, Kazakistan Anayasası 1995, Ermenistan Anayasası 1995, Ukrayna Anayasası 1996, Venezuela Anayasası 1999, Ekvador Anayasası 2008, Bolivya Anayasası 2009.

Bu konu oldukça kapsamlı bir konu olduğundan dolayı iki kişi iş bölümü ile bu konuyla ilgili bulabildiğimiz bilgileri derleyip size bu şekilde bir yazı hazırladık. Bu konu çok daha detaylı farklı şekillerde araştırılıp hazırlanabilir. Biz iki kişi bu şekilde hazırlamayı uygun gördük. Umarım size de faydası dokunur.

Kaynakça

http://www.anayasa.gen.tr/anayasakavrami.htm

https://www.felsefe.gen.tr/aristotelesin-yonetim-bicimleri-anlayisi/

http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/hgdmakale/2008-1/13.pdf

https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/Magna2017-2.pdf

http://dusuncetarihi.kapadokya.edu.tr/makale/ingiliz-insan-haklari-bildirgesi-1689.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/1689_Haklar_Beyannamesi#:~:text=Bill%20of%20Rights(1689)%20olarak,s%C4%B1n%C4%B1rlayan%20bir%20insan%20haklar%C4%B1%20bildirgesidir.&text=Bu%20bildirgeyle%20insan%20haklar%C4%B1n%C4%B1n%20korunmas%C4%B1,%C3%B6nemli%20bir%20ad%C4%B1m%20at%C4%B1lm%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r%20denilebilir.

https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/fransiz-devrimi-kanli-ihtilal-1789-1799-332

https://tr.wikipedia.org/wiki/II._James_(%C4%B0ngiltere_kral%C4%B1)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerikan_Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k_Bildirisi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerikan_Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k_Sava%C5%9F%C4%B1

*Hasan Tahsin Fendoğlu, Hukuka Giriş, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019, s.99

-Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ders Kaynakları

BARAN MUŞLU – EDA DOĞRUYOL

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ

Leave a Comment